seraphine

SERAPHINE -

Yoktan var olan beyaz, tepede toplu saçları dağınık, ağzını örten yanakları kocaman, renk terbiyecisi elleri yaşlı, çerçervesi içinde sıkışık çiçekleri yaralı bir göz, tek fırçayla meleklere adanan davetiyeler, onca dalıyla iri ağacın altında yalnız iskemle ve gecenin içinde kaybolan tek renk siyah.

luna papa

LUNA PAPA -

Denize kıyısı olan gebelik, kaderinin çapraz ateşinden yara almadan kurtuluyor. Şeytana aldırış etmeyen, kötülüğe sırtını çeviren şey deliliğe övgümüz. İri baş hayvan bombalayan uçakların gürültüsü, savaşın içindeyiz sananlara dört ayaklı bir gönderme. Tavşan tüyü kadar yumuşak talihimiz, dünyaya adım atmamamıza tek engel. Biz bitti derken, yeniden başlayan, sonunu muhtemelen kaçıracağımız bir rüyaya yatıyoruz, aklımızdan oluyoruz.

frygtelig lykkelig

FRYGTELIG LYKKELIG -

Bataklığında ceset biriktiren kasaba sessizce yaklaşıp arkandan kocaman elleriyle gözünü kapatıp 'kimim ben? yerine 'kimsin sen? diye sorarsa, eline göre mi konuşmalı yoksa desteye güvenip yerde birikenlere mi güvenmeli... Hiç bir katil aynı delikten geçirememişken diğer kurşunlarını, en iyisi yerin kulağına değil gözüne inanmalı ve kasabanın büyük ellerini karanlıktan saymalı. mohn!

postia pappi jaakobille

POSTIA PAPPİ JAAKOBİLLE -

Sevgili Tanrı, her gün yeni bir dert üreten müebbet yemiş ahlakımız, yarattığın evreni görmezlikten geliyor. Arkamızdaki pulları çıkarıp sana açtığımız ellerimizi kötüye yoruyoruz. Yeni bir zarf gerekli içinde barınabileceğimiz ve belki de yeni bir çatı... N'olur affet ama bugün de birini kaybettik. Merak etme yolu tarif ettik.

on a clear day

ON A CLEAR DAY -

Sağından ve solundan sarkan şu iki şey denize dokununca kulaç kesilir birden. Blenderda parçalanmayan dün, avcun aşağı dönük elini alnına götürüp uzağa baktığında, ancak görülebilir belki. Bazen sadece bir yere varmak için yüzersin, bazen de sadece ıslanmak için. Bir çift kulacın lafı olmaz birbirinin mühim organını görenler arasında. Dünyanın neresine gidersin git, tanrının hakkı her zaman üçtür ve üç, bire ikiden sonra en yakın olandır.

das weisse band

DAS WEISSE BAND -

Gaddarlık ve kötülük arasındaki gerili ip, her boynumuza değişinde, farklı bir yaraya yer açıyor masumiyetimizde. Siyahın üstüne bantlanılan beyaz, yerini yadırgadığını gizliyor bizden. Aslında korkuyu kazıdığımızda altından gerçeğin çıkacağını biliyoruz ama tenimizdeki yaralar bizi güçlü kılıyor ve susuyoruz. İpin ucundan tutanlarla ip uçlarına sahip olanlar yine aynı kişiler. Yine aynı hayatı tasarlıyoruz bizden sonrakilere. Önce ağlıyor, sonra gülüyoruz.

gigante

GİGANTE -

Kırmızı kuşak bir platonik aşk, boşluğu döven dev tekmeler kadar güçlü. Bu can acıtmayan galibi yok uzak dövüş, köşesine çekildiğinde, dikeni kendine batan bir kaktüs. El değiştiren dudak parlatıcısı; aradaki, ayakları olmayan, tek köprü. Tutkusunu koruyan bir güvenlik görevlisi, silik bir temizlik işçisine karşı... 3 penaltının kaçırıldığı bir maçın, olmayan faulüne gösterilen kart gibi acımasız bir hakem, tanrı.

svetat e golyam i spasenie debne otvsyakade

SVETAT E GOLYAM I SPASENIE DEBNE OTVSYAKADE -

Dünyanın en güvenli yolu dede sırtında sürdüğün oyuncak arabanın katettiğidir, en güvenli garajı ise hafızan. Sürülmeyen arabalarla yapılır kazalar ve tavlada bir bir kötü şans değildir. Geçmiş ancak oyuncak garajlarda gizlidir ve altı altı sadece tavlada atılmaz. Zar sırtını gösterdiği zaman kral olursun. Çalınmadan girilemeyecek bir kapı alırsın kendine, ebedi, ve uzun kuyruğunda geleceğin, koltuk altı dolu insanlar bulursun. Dünya kocaman-mış ve kurtuluş hemen şuracıkta.

brudguminn

BRUDGUMINN -

Mezarlığa nişan alınmış golf sopasıyla çenebaz kırlangıçları kovalayan, dünyanın rahminden kuzey kutbuna atılmış, yosunlu bir vuruş. Takip mesafesini aksatan hayat; ölüme toslar dokunup hissedemeyince. Avcundaki hayat çizgisi 10 dakikalığına seni satarsa, bu sefer deli(li)ğe şapka çıkarır, içinden çıkacak kurtarıcı tavşanı beklersin yalınel. Bu güzel günbatımı her defasında gündoğumunu eksiltir ve sana bakarken ufuk çizgisi belirir zihnimde. Altı da, üstü de yine aynı şarkı.