20101108

de helaasheid der dingen

DE HELAASHEID DER DINGEN -
Kendini tekrarlayan rayların arasında kendini yenileyen ergenlik tarihi. Baştan savma babalık provasına meyilli bir akıldan; dile, sonra da kağıda yüzüstü düşen bir bayrak yarışı bu. Vazgeçmek ya da ümit etmek için çok geç; ama hala vakit vardır bir yerlerde, yaşayabilmek için.

stellet licht

STELLET LICHT -
Yaşarkenki kıymete binmeyenleri, ancak ölüm hatırlatır. Fakat zavallı insan, kalbinin rengini değiştirmeyi öğrendiğinden beri, ölüm hayattan hayli kıymetli.

sangre

SANGRE -
Azami hazzı hayli aşan vicdan azabı, koruduğu takip mesafesine inat, sırtındaki kadere tosluyor. Pembe dizileri andıran bir bağlılık bizi çevreleyip siyah çöp poşetlerine tıkan. Çığ gibi büyüyen atıklardan daha yaşarken farkında olmayışımız, ne garip.

sanxia haoren

SANXIA HAOREN -
Zorla görücüye çıkarılmış yabancılaşma, alıcısı olmadan sıska balyozlara hedef gösterilir mİ? Gücün önünde diz çokmüş yıkık kenti andırır mı kaybettiği hayatı arayanlar? Aynı ipte kuruma niyeti olmadan duran askıdaki giysiler, mütamadiyen cambaz kesilir mi? Bu denge rolü, bize çoktan bin numara büyük değil mi?

20101107

aaltra

AALTRA -
Birbirine felç kalan boşboğaz iki yarım kürenin dünyayı sallamadan farklı yöne doğru dönmeleri, engel tanımayan bir mucize. Patlayan, tekerlekli sandalyelerinin lastiği; istikamet, kör römorkuyla ün salmış Finlandiya.

snijeg

SNIJEG -
Üstünde rakamlar, yere saplanmış gibi bir kısmı içeride, alttakini tanıştıran ismi yazılı yüzünde, nereye gittiğini söylemeyen ama çok da uzağa varamayacağı düpedüz belli ölümün. Kar yağınca neyi kapatacağı meçhul, kapanınca yine açılacağı mühim.

20101105

in search of a midnight kiss

IN SEARCH OF A MIDNIGHT KISS -
Anlatamadıklarımız için dilimizde biten tüyler yeniden açıyor. Sesler yükseldikçe nefretin dublörlüğüne aşk soyunuyor ve çıplaklık, değişime gebe kalıyor. Aldırmak istediklerimiz, yoklayıp bulmak istediklerimizle aynı mı ya da kim, yılın bu ilk gününde, güzel bir kahvaltıya hayır der ki?

blinkende lygter

BLINKENDE LYGTER -
Ateşe karşılık vermekle başlar her şey. Cüretkar bir cesarete müdavim çetemiz, mönüsüz bir hayale bulaşıp korkuya bulandıktan sonra, yılların yağında kızarırken kağıt havlularda beklenmeye görsün yakalanır gaz kaçağına. İğreti servetleri bir kıvılcıma emanet, muntazam bir patırtıya malzeme; pürtelaş akılları bir hayale demirli, fevkalade bir ziyafete hazır sofra...

20101104

35 rhums

35 RHUMS -
Gaza basarak duran bir araçtan medet ummak kadar hayalcilik çöp poşedinde çiçek yetiştirmek. Sandığın kadar şimdiye övgü yağdırmaz geçmiş, gelecek ise yaşını göstermez diye bilinir. Belli ki beklemek, başka bir ad bulana kadar, hayat dediğimiz şeyin sanı.

la nana

LA NANA -
İktidar savaşına tesadüfi bir hamle. İnceldiği yerden kopacakken kendini düğümleyen huy, salgıladığı hormonların içinden rakipsiz bir boy verme telaşı içinde. Hissedilen, dört nala giden benliğin çıkardığı gürültü değil; daha çok, el ele birincilik pastasına dilimlenen rakiplerin, fotofinishte belirginleşen resimlerinde aynı dua için kapanan gözleri. Bütün kapılar kilitli, bütün mumların dumanı üstünde.