20120222

chand kilo khorma baraye marassem-e tadfin

CHAND KILO KORMA BARAYE MARASSEM-E TADFIN -
Geçim kaynağı nefesine güvenip ayakta kalmayı bilebilen bir kar düşkününe, güneşin acımasız bir komplusu mu bu; yoksa tanrının kuklalarına yüz verdiği bir hayattan, iplerin gevşediği bir sahne mi?

20120216

ko to tamo peva

KO TO TAMO PEVA -
Nokta yaralarıyla, cılız bir çiviye emanet tahtadan dart, duvarda asılı hala . Tam on ikiye dikilmiş gözlerin şaşılığında, içindeki hiyerarşiye sadık kalır, oku tutan el. Menzilini izleyen güç dengesi kestirmeden biletini keser, fişini çeker ya da zaten duvarız bizler.

20120215

las acacias

LAS ACACIAS -
Kerestelerine ayrılmış bir ağacı hayata döndürmek için direksiyon koltuğundan gönül müdavimliğine küçük de olsa bir adım. Suya ihtiyacımız var biraz, az da olsa yeni güne.

20120214

the artist

THE ARTIST -
Dilini yutmuş bir guguk kuşu; vaktin haberciliğine sessizce soyunup, aklınca görünür olduğu her anın keyfine doyuncaya dek koltuğunda pinekleyen seyirciyi hazır lokma saniyelerin şehvetinde yakalamayı bilir belki ama, ilerleyen her anın gürültüsü yerinden oynayan geçmişin izi mizi dinlemeden yeni bir sessizlik diyalektiğine konmayı yeğler.

20120213

tyrannosaur

TYRANNOSAUR -
Uzuvlarına hükmeden galipler; bu hınca hınç dolu dünyada köşelerine çekilmiş, yer çekiminden faydalanan kanlı havluların serbest düşüşünü gözlüyorlar.

apflickorna

APFLICKORNA -
Avcu kaşınan genç kaşif ayağının tozuyla kendini buluyor. Tetiğin başında kendini kaybeden parmak ise olacakları işaret etmekten yorgun ama bu yeni zaman dilimi kalıcı sürprizlere çoktan muktedir.

20120211

the reflecting skin

THE REFLECTING SKIN -
Kara kutunun dili çözüldü, ağzındaki baklanın yerini kapkara bir hiç aldı. Kuralları büyüklerin koyduğu, sadece çocukların oynadığı bu oyundan ayağımızı çekmek gibisi yok. Şimdi sallanan sandalyemize sırtımızı dayamış, büyümeyi bekliyoruz; sıra bize gelsin, kuralları biz koyalım diye.