20100827

pregi

PREGI -
Kabuk bağlayamayan becereksiz yaralara, henüz yer yok babadan oğula geçen cillop tende. Pıhtılaşmayı öğreterek işe başlar aşk, daha sonra yaralarla oynamayı teşvik eder. Meyve veren bir aynaya yüz çeviremediğinden asıl tebessümünü sona saklarsın ve tattığın duygu bilmediğinden acı gelir ilk, sonra yüzün ekşir ama seversin.

20100826

bukowski: born into this

BUKOWSKI BORN INTO THIS -
İnsanın ruhu azaldıkça form ortaya çıkar. Bir sanatçı veya bir şair veya herhangi bir kimse, kendisini, yaptığı işteki o noktaya getiren o ruhu yitirirse, şekille daha çok ilgilenip gerçeklerin üzerini örtmeye çalışır. Onlar artık bir şey yazmıyor, bir şeyler karalıyordur.

20100825

j' ai tue ma mere

J' AI TUE MA MERE -
Ona muhtaç olmakla, onun ihtiyacını duymamak arasında gidip gelen; kendini yenileyen yılları gönülsüz yolcu eden evladın, kendi krallığında hüküm sürdüğü yalnız iktidarlığa içerden bir bakış atılır. Neye denk geldiğini bilmediğiniz ağırlığın sahibi anne, yemi boğazında düğümlerken yakalanır ve tırsık manzara yerini bulantıya bırakır.

20100805

savrseni krug

SAVRSENİ KRUG -
Temiz ve güzel ölümleriniz için istediğiniz uzunluk ve kalınlıkta çember siparişleri verilmektedir. Dünya tarlasının tam ortasında korkuluk olmaktan sıkıldıysanız, bizimle birlikte son nefesinizi gönül rahatlığıyla verebilirsiniz. Bu nefes kesen alışveriş, ayaklarınızı da yerden kesecek... Bundan emin olun!

20100803

gespenster

GESPENSTER -
Ayak bileğindeki salıncak izi ve sırttaki kalp şeklindeki ben, başkalarının rüyalarına hapsolmuş resimlere gönülsüz gönderme. Aramızda dolaşan hayaletlerin elinden tutup, bizi çekiştirdikleri yere doğru savunmasız bir dans gösterisi ayaklarımızın gittiği. Hiç yılmadan bekleyebiliriz belki; ama, hiç bilmeden kapılacağız rüzgara.